3. otoyol
route dişil şehirler arası yollar routes interurbaines a. yeni yol yapmak construire une route - Ormanın içinden bir yol açtılar. Ils ont construit une route à travers la chaussée.
b. yolu trafiğe açmak rendre une route à la circulation - Karın kapattığı yolları açtılar. Ils ont ouvert les routes que la neige avait bloquées.
c. mecaz sebep olmak cause - Küçük bir ihmal yangına yol açtı. Une petite négligence a causé l'incendie.
a. yola düşmek prendre la route - Konuklar dün yola çıktı. Les invités ont pris hier la route.
b. durakta durmak attendre un véhicule - Yola çıkıp aracı bekledi. Il attendit le véhicule au bord de la route.
c. mecaz çıkış noktası almak démarrer - commencer - Çözüm için nereden yola çıkacağını bilemedi. Il n'a pas su par où commencer pour trouver la solution.
doğru yolu bulmak
devenir raisonnable - Yola gelip kumarı bıraktı. Il est devenu raisonnable et a arrêté le jeu.