kız
(kɯz)
ad 2. cinsel ilişkide bulunmamış kadın
vierge dişil Evleneceği bayanın kız olmasını istiyor. Il veut que la fille qui sera son épouse soit vierge. evlenecek kadın getirmek
recevoir une bru dans la famille - Akrabalarından kız aldılar. Ils ont pris fille dans leur parentèle. kızını evlendirmek
donner à marier sa fille - Bir yabancıya kız verdiler. Ils ont donné à marier leur fille à un étranger. birinin kızını evlenmek için istemek
demander une fille en mariage - Sevdiği kızı istediler. Ils ont demandé en mariage la jeune fille qu'il aime. 3. kraliçe dame (jeu de cartes) dişil Bana kız rast geldi. Moi j'ai une dame.
kız
Mädchen, Dirne, Tochtergirl, queen, lassfiglia, ragazzaдочь, девочкаبِنْتdívkapigeκορίτσιchica, muchachatyttöfilledjevojčica少女소녀meisjejentedziewczynameninaflickaเด็กผู้หญิงcon gái女孩
ünlem dişi cinse bir sesleniş türü adresse à une personne féminine Kız, sen beni yanlış anladın. Ma fille, tu m'as mal comprise.
Kernerman English Multilingual Dictionary © 2006-2013 K Dictionaries Ltd.