yaş
(jaʃ)
sıfat 1. sulu
humide yaş bir bez un chiffon humide 3. mecaz sakat
difficile ; négatif Zavallının işi yaş. Le pauvre, ce qu'il a à faire est difficile.
yaş
(jaʃ)
ad ağlama
larme dişil Gözlerinden yaşlar aktı. Des larmes ont coulé de ses yeux.
yaş
Alter, Jahrage, wetηλικίαedadâgeعُمْرvěkalderikädobetà年齢나이leeftijdalderwiekidadeвозрастålderอายุtuổi年龄 (jaʃ)
ad 1. tüketilen yıl âge eril Oğlu bir yaşında. Son fils est âgé d'un an.
2. yaşam çağı âge eril orta yaşta bir adam un homme d'âge moyen
Kernerman English Multilingual Dictionary © 2006-2013 K Dictionaries Ltd.