kuruntu
delusion, imagination (kuɾun'tu)
ad gereksiz endişe mélancolie dişil Kafasındaki kuruntuları terketti. Il a oublié sa mélancolie.
en kötüsünü düşünmek imaginer le pire - Avukat olamayacağım diye kuruntu ediyor. Il imagine qu'il ne pourra pas devenir avocat.
gereksiz endişeye kapılmak s'attrister pour rien - Siparişler zamanında gelmeyecek diye kuruntuya kapıldı. Il s'est attristé pour rien en pensant que les commandes ne seraient pas livrées à temps.
Kernerman English Multilingual Dictionary © 2006-2013 K Dictionaries Ltd.