kaş
eyebrow, browحَاجِبobočíøjenbrynAugenbraueφρύδιcejakulmakarvasourcilobrvasopracciglio眉눈썹wenkbrauwøyenbrynbrewsobrancelhaбровьögonbrynคิ้วlông mày眉毛 (kaʃ)
ad 1. anatomi gözüstü tüyler
sourcils eril kaş aldırmak épiler les sourcils a. sinirlenmek se fâcher, se mettre en colère - Serserilere kaşlarını çattı. Il s'est fâché contre les vauriens.
b. kaş birleştirmek froncer les sourcils - Kaşlarını çatınca çocuk korktu. L'enfant a eu peur quand il a froncé les sourcils.
mimik yapmak
faire des signes d'intelligence - Derste arkadaşına kaş göz ediyor. Il fait des signes à son ami, pendant le cours. 2. tümsek
accolade dişil yüzüğün kaşı l'accolade de la bague 3. yar précipice eril dağ kaşı précipice de montagne
4. binek yeri arçon eril Gemleri eğerin kaşına doladı. Il a enroulé la bride autour de l'arçon de la selle.
Kernerman English Multilingual Dictionary © 2006-2013 K Dictionaries Ltd.