hüküm
decision, judg(e)ment, provision, ruling, sentence, verdict (hy'cym)
ad hükmü (hyc'my) 1. yargı
jugement eril Yargıç sanığın suçsuz olduğu hükmüne vardı. Le juge a décidé que le prévenu était innocent. 2. hakimiyet
souveraineté dişil hükümsüz bir devlet un État sans souveraineté a. işini yapmak régner - hüküm süren kral le roi qui règne
b. hakim olduğu alanı artmak être répandu - hüküm süren görüşler des points de vue répandus
c. söz konusu olanın sürmesi régner, durer - hüküm süren soğuklar le froid qui règne
3. değer
valeur dişil gayrimenkul hükmünde mal varlığı patrimoine immobilier 4. geçerlilik validité dişil hükmü kalkan kanunlar des lois non valides
5. baskı règne eril kışın artık kalmayan hükmü le règne désormais fini de l'hiver
6. yargı
jugement eril suçsuzluk hükmü relaxea. karar vermek décider, juger - Hakim henüz bir hüküm vermedi. Le juge n'a pas encore jugé.
b. ceza vermek condamner - Yargıç mahkûmun üç yıl yatmasına hüküm verdi. Le juge a décidé que le condamné allait faire trois ans de prison.
Kernerman English Multilingual Dictionary © 2006-2013 K Dictionaries Ltd.