el
(el)
ad 2. sahip olunan
propriété dişil eldeki mallar les marchandises en propriété a. müdahale etmek revèler une corruption, enquêter, saisir - Şirketin dosyalarına el koymuşlar. On a saisi les dossiers de la société.
b. kendi malı yapmak placer sous tutelle - Devlet özel bir bankaya el koydu. L'État a placé sous tutelle une banque privée.
a. kendine almak s'approprier, acquérir - pazar elde etmek acquérir un marché
b. mecaz taraftar etmek gagner qqn à sa cause - taraftar elde etmek gagner des supporters
a. kaçamamak être saisi - ele geçen bir fırsat un occasion saisie
b. sahiplenilmek être obtenu, acquis - ele geçen mallar les marchandises acquises
3. kere
fois dişil Üç el ateş etti. Il a tiré trois fois. 4. herkesin sırasını savması manche (jeu) dişil Kaç el oynadınız? Combien de manches avez-vous joué ?
el
hand, round, shotχέριmanomainيَدrukahåndHandkäsirukamano手손handhåndrękamãoладонь, кистьhandมือbàn tay手 (el)
ad yabancı étranger eril Elin söylediklerine önem vermez. Il n'accorde pas d'importance aux dires des étrangers.
Kernerman English Multilingual Dictionary © 2006-2013 K Dictionaries Ltd.